ÖZGÜVEN
ÖZGÜVENİ GELİŞTİRMENİN YOLLARI NELERDİR?
Özgüven kelime anlamı olarak ''öz''e yani kişinin kendisine olan güvenidir. Kişinin kendisiyle ilgili yaptığı değerlendirme sonucunda kendisinden memnun olup olmaması, kendisini bedensel ve psikolojik olarak yeterli görüp görmemesiyle ilgili bir kavramdır. Kişisinin kendisinden hoşnut olması, varlığını anlamlı hissetmesi benlik saygısının ve özgüveninin yüksek olduğunun göstergesidir. Özgüven, kişinin insanlarla nasıl ilişki kuracağını, kuracağı bu ilişkide nasıl bir rol ve güç üstleneceğini belirleyen en önemli psikolojik özelliktir. İnsanlar arasında ‘’özgüveni yok’’ diye yanlış bir tabir kullanılır. Böyle bir şey söz konusu değildir. Bunu yalnızca düşük veya yüksek özgüvene sahip olarak tanımlayabiliriz. Birçoğumuzun sahne fobisi, kalabalığa karşı konuşma fobisi, insanlara kendisini ifade edememe sorunu hatta doğru olan gerçeklerden vazgeçmesine kadar sorunları vardır. Bu sorunların temelinde zamanında kişinin kendisi veya bir başkası tarafından bastırılmasının ve keşif faaliyetlerinin engellenmesinin olduğu düşünülebilir. ''Sakın dokunma!'', ''Sakın yapma!'' veya ''Sen anlamazsın!'' gibi bu tarz uyarıcı cümleler hepimize tanıdık geliyor değil mi? Bunların bir de ''Ben yapamam'', ''Beceremem'' boyutu var. Sizin de anladığınız üzere ilk örneklerde yer alan uyarıcı cümleler çevremizdeki insanların bize karşı sarf ettikleri, diğer örneklerde yer alan olumsuz koşullanma cümleleri ise bizim kendi kendimize sarf ettiğimiz cümlelerdir. Şimdi hepimizin muzdarip olduğu bir örnek vermek istiyorum. Yabancı dil ile Türk toplumu olarak genel bir sorunumuzun olduğu aşikar. Burada hemfikiriz. Fakat hiç bunun nedenini merak ettiniz mi? Evet, sorunun temelinde bazı sistemsel sorunlar olabilir ama tek sorun bu mu? Hangimiz toplum içerisinde yabancı dil ile konuşmaya çalışırken öncesinde kafamızda o tedirgin edici ''Acaba rezil olur muyum?'' sorusunu geçirmez ki? Veya ortaokul ya da lisede yapmamız gereken bir sunumun, okumamız gereken bir şiirin tedirginliğini hangimiz yaşamadık ki? Hangimiz ilk defa şehir dışına okumaya çıktığında sudan çıkmış balığa dönmedi ki?
Hepimiz yukarıda bahsettiğim olaylara veya tabirlere hayatımızın bazı evrelerinde maruz kaldık. Hatta şu an hala bu durumlara maruz kalanlarımız da var. Peki, bu sorunlarımızı nasıl aşarız? Bu tamamen bizim elimizde. Her şeyden önce kendimize inanmalıyız. En can alıcı nokta burası. En kötü ne olabilir ki? Yabancı dil konuşmaya çalışırken rezil olursan en kötü ne olur? Okuman gerektiği şiirini heyecandan karıştırıp yanlış okursan ne olur? Sen bu hayatı kendin için yaşıyorsun, bir başkası için değil. Üçüncü şahısların sana karşı olan tepkileri, hal ve hareketleri sence ne kadar süre onların gündeminde kalacak ki? Aslında bunlar bilmediğimiz şeyler değil. Hepimiz bunların farkındayız. Fakat hepimizde var olan erteleme durumu ve boş vermişlik bu yetkinliğimizi geliştirmemize, üzerinde düşünmemize engel oluyor.
Özgüven hakkında bazı noktalara değindik. Şimdi de geliştirme yollarından biraz bahsedelim. Bunun için birçok yöntem var aslında. Hatta biz kendi yöntemlerimizi bile yaratabiliriz. Öncelikle kendimizi rahat hissetmeliyiz. Kimse bizim için ağzından yanlış bir laf çıksın ya da yanlış bir harekette bulunsun da gülelim diye beklemiyor. Kuruntu yapmamıza hiç gerek yok. Gerektiği yerde gerektiği gibi düşüncelerimizi belirtmekten, savunmaktan hatta karşı tarafı bu duruma dair ikna etmekten asla kaçınmamalıyız. Kendimizi bir başkasıyla kıyaslamayı bırakmalıyız. Çünkü çevremizdeki insanlar ile kendimizi kıyasladığımızda kendimizi bazı insanlardan daha aşağıda ya da yukarıda görürüz. Burada önemli olan; bir başkasından iyi veya kötü olmamız değil, kendimizin en iyisi olmasıdır. Bazen bazı durumlar ve olaylar karşısında kendimizi yetersiz görür ve kötüleriz. Burada yapmamız gereken kötülemek değil, değerlendirmektir. Eksikliklerimizi fark edip bu doğrultuda kendimizi nasıl geliştirebiliriz diye düşünmeliyiz. Unutmayalım ki hiç kimse mükemmel değildir. Yaşanacak hataların sonrasında ders almak, bunların tekrardan yaşanmaması için çabalamak ve en önemli husus olarak hatamızı kabul etmek erdem ve özgüven göstergesidir. Bu yüzden hata yapmaktan asla korkmayın!
Özgüvenimizi arttırmak için daha spesifik öneriler verecek olursak;
- Olumlu yönlerinizi keşfedin.
- Hayatta kendinize hedefler koyun ve ulaştığınız hedeflerinizi listeleyin.
- Olumsuz iç konuşmalarınızı pozitifleştirin ve olumlu bakın.
- Hedeflerinize giden süreci küçük küçük parçalara ayırın. Yani işinizi sizin için daha kolay yapılır hale getirin ve başarmanın hazzına varın.
- Dış görünümünüze, giyiminize ve kişisel bakımınıza dikkat edin.
- Dik bir duruşunuz ve oturuşunuz olsun.
- Mükemmeliyetçi kişiliğinizi törpülemeyi öğrenin.
- Hobiler ve size kendinizi değerli hissettirecek arkadaşlar edinin.
- Kendinize karşı olan yıkıcı eleştirilerinizden vazgeçin ve yapıcı düşünün.
- Size karşı yöneltilen olumlu geri bildirimleri kabul edin ve aynı şekilde dönüş yapın.
Özgüvenimizin geliştirmenin en önemli yollarından birisi de dışarıdan kendimize bilgi aktarımı yapmamızdır. Kişi ne kadar çok şey biliyorsa o doğrultuda özgüvenlidir diyebiliriz aslında. Arkadaş ortamlarımızda hakim olduğumuz bir konu hakkında sohbet açıldığında kendimize olan güvenimizin ve eminliğimizin ne ölçüde arttığını hepimiz biliyoruz. Çünkü insanlara kendimizi dinlettirebilmek, daha da önemlisi hayret uyandıracak bir şekilde dinlettirebilmek, bu doğrultuda takdir edilebilmek hepimizin hoşuna giden bir durumdur. O zaman dünyamızı uçsuz bucaksız bir deniz, bizi de elinde oltası olan bir balıkçı olarak görmeliyiz. Bu olanaklardan ne kadar yararlanabileceğimiz tamamen bizim elimizdedir. Tarih, psikoloji, dinini hatta diğer dinleri öğren, kişisel gelişim kitapları, dergileri oku, sana bir şeyler katabilecek filmler izle, tiyatrolara git, farklı şehirleri, ülkeleri gez, farklı kültürleri öğren… Yeteneklerinin ve eksikliklerinin farkına var ve bu doğrultuda yaşamına yön ver. Bütün bunlar doğrultusunda göreceksin ki daha yapıcı ve mantıklı düşünen birisine dönüşeceksin. Unutma gelişim kafada başlar, öncelikle kendine inan sonra da yoluna bak ve asla araştırmaktan, öğrenmekten, kişisel gelişiminden vazgeçme. Yürümesiyle bile özgüvenli olduğunu belli eden, konuşmasıyla, hal ve hareketleriyle herkesi kendine hayran bırakan o kişi var ya hani, işte o sen olabilirsin! Hadi bir an önce işe koyulalım o zaman.